13 Şubat 2024

AKP her seçimde belediye kaybediyor: 800'den 576'ya

Bir seçimden diğerine kaybettiği belediye sayısı arttığı için... "Ancak bana oy verirseniz, hizmet alırsınız" lafı Erdoğan'ın son kozu

Seçmeni tehdit ederken, seçmene baskı yaparken, belli ki, Tayyip Erdoğan şu tablodan hareket ediyor. Kurulduktan sonra AKP girdiği ilk yerel seçimde:

2004 yılında 1.750 belediye kazanıyor.

2009'da kazandığı belediye sayısı 1.442'ye düşüyor. Net bir kayıp var.

2012'de AKP'nin çıkardığı bir yasayla köy ve beldelerde belediyeleri kaldırılıyor, belediye sayısı azalıyor.

2014'te AKP 800 belediye kazanıyor. Oy kaybına ek, azalan belediye sayısının da etkisiyle, kazandığı belediye sayısı 1.442'den 800'e geriliyor.

Belediye sayısının azalması CHP'yi de etkiliyor. 2009'da 503 belediye kazanan CHP, 2014'te 226 belediye kazanabiliyor.

Belediye sayısının azalması MHP'de ağır hasara yol açıyor, 2009'dan 2014'e MHP 483'ten 116 belediyeye düşüyor.

Belediye sayısının azalması sadece HDP'yi, bugünkü DEM'i etkilemiyor, 2009'da 96 belediye kazanmışken, 2014'te 97 belediye kazanıyor. (Kaynak: Türkiye Yerel Seçim Sonuçları).

2014'ten 2019'a düşüş

Son durumu 2014 ile 2019 seçim sonuçları gösteriyor.

2014'te 800 belediye kazanan AKP...

Bu dönemde artık bir yasa değişikliği yok.

AKP 2019'da tam inişe geçiyor, kazandığı belediye sayısı sadece 576.

800'den 576'ya düşüş.

AKP için asıl kayıp burada.

2014'te CHP 226 belediye kazanırken, 2019'da 212 belediyeye düşüyor.

Kaybettiği belediyeler AKP'deki şaşaalı görünüşün öteki yüzü.

İki ezber

Bu kayıplardan dolayı...

31 Mart'ta yerel seçimlerine giderken...

Tayyip Erdoğan önceki seçimlerdeki gibi, iki ezberini tekrarlıyor:

"1- CHP ile PKK el ele vermiş, teröristler CHP'yi destekliyor."

Ayrıca, her seçim öncesinde petrol ve doğalgaz buluyoruz!..

"2- Petrol ve doğalgazda önümüzdeki günlerde yeni müjdeler vereceğiz."

Seçmene gözdağı

2014'ten 2019'a belediye kaybettiği ortada.

Malum iki ezbere şimdi yeni bir formül ekliyor. O formülü Hatay'da ve Zonguldak'ta dile getiriyor.

Hatay'da:

"Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa, o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi?.."

Hem itiraf, hem seçmene baskı.

Yüz yıllık Cumhuriyet'te on dokuz yerel, yirmi genel seçimde hiçbir parti liderinin aklına asla gelmeyen gözdağı.

Tekirdağ'da sözünü biraz düzeltiyor, Zonguldak'ta Hatay'daki söyleme dönüyor:

"Buranın belediye başkanı, Cumhurbaşkanı'nın eli üzerinde olduğu sürece Zonguldak çok daha farklı bir yere gelecektir."

Bir seçimden diğerine kaybettiği belediye sayısı arttığı için...

"Ancak bana oy verirseniz, hizmet alırsınız" lafı Erdoğan'ın son kozu.

* * *

Geçmişin derinliğinde: Füruzan ve Yılmaz

Hayata başladığı yer ile final arasında karşılaştırma kabul etmez bir uçurum var. Kırık dökük bir başlangıçtan ezilenlerin, altta kalanların ve devrimcilerin yazarlığına uzanan yolun her kilometre taşı ayrı bir başarı manzumesi.

Çalışkanlık, direniş, insana saygı ile yoğrulmuş bir serüven.

Füruzan

Füruzan...

1974 İstanbul Cumhuriyet Gazetesi, gazeteciliğe adım attığım ilk aylar.

Ünlü karikatüristlerimizden Turhan Selçuk yanında eşi Füruzan ile birlikte gazeteye geliyor. İlk kez orada gördüğüm Füruzan o tarihte 12 Mart darbesini anlatan "47'liler" romanını yazıyor.

Turhan Abinin katılımı ya da gazetedeki sohbetlerimiz, darbe ve 68 kuşağı üzerinde yoğunlaşıyor. Bir özel sohbette Füruzan:

"Sanatına, görevine öyle düşkün ki, ne olursa olsun, çalışma disiplinini hiç kaybetmiyor. Turhan'ı o yönüyle de seviyorum."

Sonradanı ayrılmış olsalar bile, ikisinden de dinledim, karşılıklı saygı ve takdiri hiç kaybetmiyorlar.

Her biri ayrı sanat ve toplumsal eleştiri içeren "Parasız Yatılı, 47'liler, Benim Sinemalarım, Yeni Konuklar" romanlarını elbette okudum.

Ya Yılmaz Karakoyunlu?..

Yılmaz Karakoyunlu

70'lerin ikinci yarısında Ankara'da gazetecilik yaparken, onu Devlet Planlama Teşkilatı uzmanı olarak tanıdım.

İyi bir iktisatçı bildiğim Yılmaz önce siyasetçi, sonradan yazdığı romanlarıyla herkesin tanıdığı bir yazar olarak çıkıyor toplumun karşısına. Titiz, inatçı, iyi araştıran, zengin Türkçesi ile kıvrak üsluba sahip.

İstiklal Mahkemelerini yazdığı "Üç Aliler Divanı", 6  - 7 Eylül tezgahını araladığı "Güz Sancısı", Şeyh Bedrettin'i kaleme aldığı "Serçe Kuşun Sonbaharı", Demokrat Parti iktidarını anlattığı "Yorgun Mayıs Kısrakları" romanlarının tadı hâlâ damağımda.

Herkesin bildiği ve fakat sizin özelinizde yer etmiş insanların kaybından doğan hüzün, bir daha yaşanmayacak geçmişe yolculuğun yalnızlığını derinleştiriyor.

Füruzan ve Yılmaz, iyi ki tanımışım onları!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

“Kırmızı Pazartesi”yi AİHM bozdu: Can Atalay sorusuyla

AİHM’in Can Atalay soruları yaptırım sürecinin yeni bir aşamaya geçip geçmeyeceğini belirleyebilir. Ya da ek süre tanıyabilir. Tanımazsa, bunun Batı ile ilişkilerde olağanüstü siyasi sonuçları olabilir. Cinayetiyle, hukukuyla, siyasetiyle, pek çok yönüyle herkesin her şeyi bildiği bir “Kırmızı Pazartesi” bugün

Gelişmiş ülkelerde 33 yıl sürmüş, biz 3 yılda yaklaşır mıyız?

2011 yılına gidiyoruz. O tarihte Erdoğan anlı şanlı nutukla: "2023'te kişi başına düşen gelir 25 bin dolar olacak." Şu anda 2024'ün son çeyreğine girmek üzereyiz, kişi başına düşen gelir 12. 875 dolar

CHP: Şimdi yeni şeyler söylemek gerek, örnek Almanya

AKP artık ömrünü tüketen bir parti. Modası çoktan geçmiş, dayandığı dini ideolojiden başka hiçbir varlığı olmayan, eğitimde, adalette, çevrede, ekonomide her gün gözle görünen, fiilen yaşanan ağır tahribatın sorumlusu AKP. İşte burada şans CHP'nin kapısını çalıyor

"
"